zamanın rahminden düşük yapmış yaşamın sessiz haykırışında
bir seni bildim bir de sol gözümde ki ağrıyı
bir seni bildim Delila
bir de zihnimdeki havarisiz peygamberleri
hissedebiliyorum artık soyut ayrılıkları
somutun atom altı parçacıklarında ki ayrılıkları
zamanın hacminden kopup gidenler
dalda kurumaya terkedilmiş kurtlu elmalar
ocakta üşüyen ayakları yön çoraba geçiren körpe kadın
ve dört ayaklı minarenin dibinde yatan babam
santim santim ruhumu kemirmekte...
anlıyor musun?
hiç kimse bilmeyecek biliyorum
aynalardaki başkaldırışları
suyun sadeliğini ve pak oluşunu
inciri bilmeyecek
içimizden değil de ayaklarımızın altında incinen incirleri
kaplumbağada ki azmi
ve karıncada ki tembelliği
hiç kimse anlamayacak
felsefeyi
sevmeyi
yok olmayı
hiç olmayı
belki de bir kaşık suda boğulma hissini bile
ya seni?
ya gözlerin de ölmek ve yok olmak hissini?
bunu benim bile bilmediğimi bilince
duvarların harbinde soykırıma uğruyorum
sonra senin gözlerin uluslararası yasaları andıran bir kapı oluyor
gülüşün de insan hakları savunusu bir pencere oluveriyor.
sesin ise bir mezopotamya gecesinde damsız bir ev oluveriyor
yıldızları sayabiliyorum
seni sevmek
barış sürecinde yolda kürtçe konuşmak ve kürtçe şarkı söylemek gibi bir şey işte.
seni sevmek
korkusuzca puşi takmaya benzer kışın soğuktan yazın ise sıcaktan koruyan
seni sevmek
tütün sarmaya
kaçak çay içmeye
Erivan radyosunda "lolo miho"yu dinlemeye
benzer Delila!
kusura bakma Delila!
benim sevgim politiktir
senin vekiliğini istiyorum
adaletli bir yaşam için...
Elyesa Kaya
bir seni bildim bir de sol gözümde ki ağrıyı
bir seni bildim Delila
bir de zihnimdeki havarisiz peygamberleri
hissedebiliyorum artık soyut ayrılıkları
somutun atom altı parçacıklarında ki ayrılıkları
zamanın hacminden kopup gidenler
dalda kurumaya terkedilmiş kurtlu elmalar
ocakta üşüyen ayakları yön çoraba geçiren körpe kadın
ve dört ayaklı minarenin dibinde yatan babam
santim santim ruhumu kemirmekte...
anlıyor musun?
hiç kimse bilmeyecek biliyorum
aynalardaki başkaldırışları
suyun sadeliğini ve pak oluşunu
inciri bilmeyecek
içimizden değil de ayaklarımızın altında incinen incirleri
kaplumbağada ki azmi
ve karıncada ki tembelliği
hiç kimse anlamayacak
felsefeyi
sevmeyi
yok olmayı
hiç olmayı
belki de bir kaşık suda boğulma hissini bile
ya seni?
ya gözlerin de ölmek ve yok olmak hissini?
bunu benim bile bilmediğimi bilince
duvarların harbinde soykırıma uğruyorum
sonra senin gözlerin uluslararası yasaları andıran bir kapı oluyor
gülüşün de insan hakları savunusu bir pencere oluveriyor.
sesin ise bir mezopotamya gecesinde damsız bir ev oluveriyor
yıldızları sayabiliyorum
seni sevmek
barış sürecinde yolda kürtçe konuşmak ve kürtçe şarkı söylemek gibi bir şey işte.
seni sevmek
korkusuzca puşi takmaya benzer kışın soğuktan yazın ise sıcaktan koruyan
seni sevmek
tütün sarmaya
kaçak çay içmeye
Erivan radyosunda "lolo miho"yu dinlemeye
benzer Delila!
kusura bakma Delila!
benim sevgim politiktir
senin vekiliğini istiyorum
adaletli bir yaşam için...
Elyesa Kaya
Yorumlar
Yorum Gönder