Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Belki

belki yalnızlığı hecelemek ve öğelerine ayırmak kimsesizliğin acısını sigaranın dumanıyla morfinleyip dindirmek ve anlamadığın şarkıda çocukluğuna gitmek gibi bir şeydir yaşam belki kaplumbağaların son sürat koştuğu bir arena ve karıncaların ise tembellikten aç kalıp ölmesi gibi bir şeydir yaşam belki de çocukların mutluluğu uçurtmanın özgürlüğünde aramasıdır ve ellerini kesen iplerin varlığından habersiz olmasıdır yaşam kim bilebilir ki? belki ressam'ın tuvalinde tanrıyı istediği gibi resmetmesi din adamının tanrıyı ışık almayan bir hücreye hapsetmesi ve timsah avcısının timsah gözyaşları dökmesi gibi birşey değildir yaşam! belki bilgenin realist oluşunu mitolojik bir hikayeye dayandırması ve iki kere iki dört eder realitesini bilmeyenin ise vatan haini olması gibi bir şey değildir yaşam. belki de görülenin aslında var olmadığını ve görülmeyenin varolduğunu bilmemek değildir yaşam kim bilebilir ki?

Ber bi ajal

pirzikên li çaxa Sokrates de mayî û xwîn herikandina pirsên bê bersiv qedehek meya helalî xwestin xwestineke li ber xaç a Îsayê nîv xwedayî serxoş bûyîn paşê jî xwestina xwe avêtina li ber bextê dayika Meryem pekandin ber sir û sermayê sibehên bê ol pekandin hatin ber ba û bahozên bê pêxember hatin û ketina destê kerba zêhneke pirsker mexeliyeke jibîrkirî de li bin barana gurên kevneşop de mayîn ne hatina hawarî ya pêxamberekî bê betal  ne jî ya feylesofekî nûjen hebûna tişten bê sinc li gerdûnê de wusatên nedîtbar tecelî ya kosmosa teqandina mezin hemûçk qanûnê xwezayî afirandina zarokên rojhilatê betal bûna qîzanî ya keçeke êzîdî hûr kirina misqalê valahî ya fezayê de rêwîtiyeke kinik li ber mînareya çar ling kuştina bavekî û peresandina ber bi meymûn ber bi ajal.. Elyesa Kaya

Politik Aşk

zamanın rahminden düşük yapmış yaşamın sessiz haykırışında bir seni bildim bir de sol gözümde ki ağrıyı bir seni bildim Delila bir de zihnimdeki havarisiz peygamberleri hissedebiliyorum artık soyut ayrılıkları somutun atom altı parçacıklarında ki ayrılıkları zamanın hacminden kopup gidenler dalda kurumaya terkedilmiş kurtlu elmalar ocakta üşüyen ayakları yön çoraba geçiren körpe kadın ve dört ayaklı minarenin dibinde yatan babam santim santim ruhumu kemirmekte... anlıyor musun? hiç kimse bilmeyecek biliyorum aynalardaki başkaldırışları suyun sadeliğini ve pak oluşunu inciri bilmeyecek içimizden değil de ayaklarımızın altında incinen incirleri kaplumbağada ki azmi ve karıncada ki tembelliği hiç kimse anlamayacak felsefeyi sevmeyi yok olmayı hiç olmayı belki de bir kaşık suda boğulma hissini bile ya seni? ya gözlerin de ölmek ve yok olmak hissini? bunu benim bile bilmediğimi bilince duvarların harbinde soykırıma uğruyorum sonra senin gözlerin uluslarar